Üçüncü Bölüm

( Epitone Project – 선인장 ( Vocal 심규선) )

Elinde valizi ile Seoul’e ayak basan  Jang Dae Han’ı görürüz. “Sonunda” der “Sonunda tekrar evimdeyim.” Havaalanından çıkar ve bir taksiye biner. Elinde telefonu tereddüt etmektedir. “Hala aynı numarayı mı kullanıyordur acaba? Ne tepki verecek merak ediyorum.” der “Çok özledim.” Bu sırada telefonu çalar. Biran korkuyla arayan numaraya bakar. “Salak mıyım ben? Arayan o olamaz ki.” diyip cevap verir. “Evet şimdi geldim eve gidiyorum. Yolculuk iyiydi. Yorgunum tabi. Dinlendikten sonra yanına gelirim.” der ve telefonu kapatır.

Taksiden iner ve kendisi için ayarlanan eve bir bakar. “Onlara bu kadar abartmamaları gerektiğini söylemiştim” der. Büyükçe bir bahçeden geçer. Evin içi modern bir şekilde dekore edilmiştir. Rahatlatıcı bir havası vardır. Eşyalarını kapının yanına bırakır ve odasına girer. “Önce biraz uyumalıyım” diye düşünür ve yatağa uzanır. Tavana bakıp “Affettireceğim. Ona kendimi affettireceğim”

◊◊◊

Her sabah olduğu gibi evin içinde koşturan Hae Mi’yi görürüz. Mercan “Bir sabahta bu kızı koştururken görmesem ne güzel olacak” der. Bu arada da giyinmektedir. Hae Mi “Mercan çanta mı gördün mü? Bulamıyorum.” Mercan “Mutfağa baktın mı? Orada olabilir.” Hae Mi mutfağa gider ve çantasını bulur. “Tamam buldum. Ben çıkıyorum.” Mercan arkasından “Tamam sonra görüşürüz” der. O da çantasını alır ve çıkar. Kafeye gitmeden önce Soon Cheol’un yanına gider.

“Günaydın” diyerek içeri girer. Hoo Jin ona doğru yürür. Soon Cheol “Çıkıyor musun?” Mercan “Evet çıkıyorum. Bugün evde misin?” Soon Cheol “Evdeyim. “ Bilgisayarı göstererek “Hikayeyi yazmam gerekiyor. Bugün yayımlamam lazım” der. Mercan “Tamam o zaman ben  çıkıyorum görüşürüz akşam” diyerek evden çıkar.

◊◊◊

Mercan “Ben geldim” diyerek kafeye girer. Herkesle günaydınlaşır , üzerini değiştirir ve Yong Gi’nin yanına gelir. Yong Gi pek müşteri olmamasından yararlanıp latte yapmaya çalışmaktadır. Mercan gülümseyerek “Dur sana göstereyim” der. Elinden içinden buhar geçirilerek ısıtılmış sütü alır “Bak böyle tutacaksın, sonra hafifçe sağ sol yapacaksın. Çaçann işte oldu.” Kahvenin üzerine bir yaprak yapmıştır. Yong Gi dikkatlice izlemiş ve kendide denemek için yeni bir fincan almıştır.

“Böyle mi?” der Mercan “Evet daha yavaş yapabilirsin” Yong Gi’nin yaptığının biraz şekli bozuk olmasına rağmen Mercan gülümseyerek “ Hiç fena değil. Hatta gayet iyi “ der. Elinden kahveyi alır ve bir yudum içer “Vuah tadı çok güzel bunun” diyerek Yong Gi’ye göz kırpar. Çocuk hafifçe gülümser. Mercan “ Bu arada dün niye gelmedin” diye sorar. Yong Gi “ İşim vardı” diye cevap verir. Mercan “İstersen bugün benimle beraber gelebilirsin  tabi işin yoksa” Yong Gi “Bugünde mi gideceksiniz?” diye sorar. Mercan “Ben gideceğim. Sergilenecek fotoğrafların listesini teslim edeceğim” der. Yong Gi “Olabilir, eğer sorun olmayacaksa gelebilirim” diye yanıtlar. Mercan gülümseyerek “Ne sorun olacak. Hem sergiden önce fotoğraflardan bazılarını da gösteririm sana” Yong Gi’nin gözleri ışıldar biranda. İlk kez bir galeriye gidecektir.

İkisi kahvelerle uğraşırlarken Kang Mo yanlarına gelir. “Hoo Jin nerde?” diye sorar. Mercan “Soon Cheol ile birlikte. Bugün evde kalacağı için benim almama gerek kalmadı” der. Kang Mo “Anlıyorum. Yalnız biliyor musun Hoo Jin burada yokken sanki bir eksik varmış gibi geliyor.” Mercan gülümseyerek “Hiç sorma oppa gelirken bende sanki bir şey unutmuşum gibi hissettim. Sonra anladım Hoo Jin yanımda değil diye böyle hissettiğimi.” Yong Gi merakla “Hoo Jin’e neden siz bakıyorsunuz? Annesi çalışıyor mu?” diye sorar. Mercan “Elinde ki fincanı bırakır ve Yong Gi’ye döner “Uzun hikaye başka bir zaman anlatırım” der. Yong Gi kızın suratında ki değişimi fark eder ve kafasını sallayarak “Tamam” der. Ortam biranda garipleşmiştir Kang Mo havayı dağıtmak için “Yong Gi bu senin yaptığın kahve mi?” Yong Gi “Ah evet ancak çok iyi değil” der. Kang Mo, Mercan’ın   bıraktığı fincanı eline alır ve tadar “Yok bence gayet güzel olmuş. Değil mi Mercan?” Mercan dalıp gittiği yerden geri döner. “Evet bence de tadı oldukça iyi “ diyerek cevap verir. Bu arada telefonu çalar.

“Efendim Hae Mi.” Hae Mi telefonun diğer ucunca “Mercan önemli bir işin var mı? “ diye sorar Mercan, “Hayırdır? Ne oldu ?” der Hae Mi “Eğer önemli bir işin yoksa öğleden sonra ajansa gel. Ama mutlaka gel tamam mı?” Mercan merakla “Tamam gelirim de nedenini söylesen diyorum”  ancak Hae Mi “O zaman görüşürüz” diyerek kapatır. Kang Mo “Ne oldu bir şey mi olmuş?” Mercan, “Önemli bir şey yok sanırım ancak öğleden sonra ajansa gelmemi söyledi. Çıkabilir miyim?” Kang Mo “ Çıkarsın tabi. Zaten Yong Gi var Sang Hyun’da burada problem olmaz.”

◊◊◊

Mercan öğle arasında kafeden çıkmış ve ajansa gelmiştir. Kapıda ki sekreter durdurur “Pardon ne için gelmiştiniz?” der bir yandan da Mercan’ı baştan aşağı süzer. Mercan kızın kendisine öyle baktığını görünce “Fermuarım falan mı açık kaldı acaba” diyerek kontrol eder sonra “Ben Hae Mi’nin arkadaşıyım. Onunla görüşecektim” der. Sekreter kız “Tamam” diyerek yolu gösterir.

Bu zaman kadar Mercan Hae Mi’nin çalıştığı ajansa hiç gelmemiştir. İçeri girdiğinde savaş alanının ortasına düşmüş gibi olur. Herkes bir yere koşturmakta , telefonlar çalmaktadır. Sonra Hae Mi ile Min Ji unniyi görür el sallar. Yanlarına geldiğinde Min Ji unni ayağa kalkar “Sonunda” der. “Resmen kurtarıcımızsın Mercan” Mercan ne olduğunu anlamaz. “Ne kurtarıcısı ne oluyor?” Min Ji, Hae Mi’ye sert bir bakış atar “Söylemedin mi?” Hae Mi gülümseyerek “Şey… Söyleseydim hayatta gelmezdi” der. Mercan ne olduğunu anlamaz. Min Ji “Mercan acil bir fotoğrafçıya ihtiyacımız oldu Hae Mi’de senin yapabileceğini söyledi. Lütfen yok deme” der. Mercan kızmış ayrıca şaşırmıştır “Ne fotoğrafçısı? Ben mi? Hayatta yapamam. Hiç moda çekimi yapmadım ben.” Diyerek geri adım atar. Hae Mi hemen kolundan tutar “Çingu ne olursun ya! Bir kerecik arkadaşını kıracak mısın? Ne var yani. Birkaç kez deklanşöre basacaksın tamam. Senin için çocuk oyuncağı. Lütfen, lütfen” Mercan bir Hae Mi’ye bir Min Ji unniye bakar. İkisinin de bakışları köpek yavrusu gibidir daha fazla dayanamaz ve “Tamam yaparım. Ancak işi batırırsam suçlu sizsiniz haberiniz olsun” der. Min Ji rahatlayarak “Tamam o zaman hadi hemen çıkalım” der.

Önce başka bir kadının odasına girerler. Min Ji “Unni çekimi iptal etmedin değil mi?” diye sorar kadına Kadın elinde telefon “İptal ediyorum” der “ Çok iyi bir işi geri zekalı Han Chul yüzünden kaçırdık” Min Ji “Dur dur iptal etme sakın! Ben bir fotoğrafçı buldum” der kadına. Kadın “ Nasıl yani nerden buldun? Ben ulaşabildiğim herkesi aramıştım ancak gelemeyeceklerini söylemişlerdi” Min Ji, Mercan’ı içeri çeker “İşte burada. Tanıştırayım fotoğrafçımız Mercan, Mercan bu kişide ajansın sahibi Sarah Hanım” Mercan başını eğerek selam verir “Tanıştığıma memnun oldum” Kadın gözlüklerinin üstünden Mercan’a bakar. “Kimlerle çalıştın? Daha önceki işlerin neler? Adını hiç duymamıştım. Hangi ajansa bağlısın? Takma isim mi kullanıyorsun?” diye soru yağmuruna tutar. Mercan sıkıntıyla “Kimseyle çalışmadım, daha önce böyle bir iş yapmadım, bir ajansa bağlı değilim ve hayır takma isim kullanmıyorum” der. Kadın Min Ji’ye dönerek “Olmaz iptal ediyorum” der Min Ji  “ Unni! Evet tecrübesi yok ancak emin ol  yapabilecek bir insan. Kaybedeceğimiz bir şey de yok. Zaten çoktan stüdyonun ücreti ödendi. Beğenmezsen fotoğrafları kullanmayız” diyince kadın biran düşünür “Peki o zaman. Her şey senin sorumluluğunda” der.

◊◊◊

Mercan biranda nasıl böyle bir işin içine düştüğünü düşünmektedir bir yandan da Hae Mi’ye tahditler savurur “Sen eve gidince görürsün. Nasıl böyle bir şey yaparsın? Ahh hala inanamıyorum. Dua et Min Ji unninin hatırı var.  Yoksa ölsen de bu işe tamam demezdim. “ Hae Mi gülümseyerek “Çingum benim. Birtanecik arkadaşım. Bak gör çok güzel işler çıkacak. Ben sana güveniyorum” Mercan sinirle “Güveniyormuş. Sen istediğin kadar güven ben kendime güvenmiyorum” der bu arada telefonu çalar. Arayan Soon Cheol’dür. “Mercan nerdesin? Kafeye geldim ama Kang Mo hyung çıktığını söyledi. Hae Mi ile ilgili bir şey varmış.” Mercan “Ah evet Hae Mi’nin yanındayım. Sen eve gidince bıçakları bile, ilk yardım çantasını da hazırla ben gelince birilerini doğrayacağım tamam mı?” Soon Cheol ne olduğunu anlayamaz “Ne diyorsun sen? Ne bıçağı,ne bilemesi? “ Mercan “Merak etme bir şey yok. Şuan çok sinirliyim ve gerginim. Sonra anlatırım olanları. Birkaç saate işim biter kafeye gelirim. Yong Gi’ye söyle beni beklesin tamam mı?” Soon Cheol “Tamam o zaman. Haber ver bana” der ve telefonu kapatır.

(Tearliner – Ready to Fight )

Bu arada stüdyoda her şey hazırlanmıştır. Hae Mi üzerini değiştirmek için odaya girmiş, Min Ji unni ise ekibi bilgilendirmektedir “Arkadaşlar bu fotoğrafçımız Mercan. Han Chul gelemeyeceğini söylediği için Mercan bize yardım edecek. Sizde ona yardımcı olun” der. Biranda herkes fısıldaşmaya başlar “Nasıl yani Han Chul gelmiyor mu?” “Şimdi bu kız mı çekimi yapacak?” , “Nereli acaba? Koreliye hiç benzemiyor?” Mercan hepsini duysa da duymazlıktan gelir “Tanıştığıma memnun oldum. Yardımlarınızı bekliyorum” der.

Min Ji unni “Mercan bu yaptığını nasıl ödeyebilirim bilmiyorum. Gerçekten çok teşekkür ederim.” Der. Mercan gülümseyerek “Unni umarım başarırımda o zaman bu teşekkürlerini kabul ederim”

Mercan derin bir nefes alır. Mankenler hazırlanmış çekimi beklemektedirler. Fotoğraf makinesini eline alınca biraz rahatlar. “Tamam korkacak bir şey yok. Deklanşöre bas gitsin Mercan” der ve çekime başlar.

“Sen sol tarafa geç. Evet işte böyle elini omzuna koy. Çok güzel”, “Kendine biraz güven, birazda seksi ol, biraz daha. İşte bu çok güzel oldu. Bozma pozu, evet güzel”

Mercan kendini iyice kaptırmıştır.  Umduğundan daha iyi gitmektedir her şey. Bu arada onu arkada izleyen Min Ji’nin yanına bir adam gelir “Han Chul’un yerine gelen kız bu mu?” diye sorar Min Ji adama bakmadan “Evet” der. Adam, “Becerebiliyor gibi görünüyor. Sarah bana tecrübesiz olduğunu söylemişti.” Min Ji, Sarah ismini duyunca adama bakar “Ah siz miydiniz? Şey evet bu tür çekimlerde tecrübesi yok ancak başarılı bir fotoğrafçıdır” der sonrasında adam cevap vermeden Min Ji’nin yanından ayrılır.

◊◊◊

Çekim bitmiştir. Hem Mercan hem Min Ji unni sonuçtan memnum bir şekilde stüdyodan çıkarlar. Hae Mi “ Hala kızgın mısın bakalım?” Mercan gülümseyerek “Evet kızgınım bir daha böyle emri vaki bir şey istemiyorum” der ve devam eder “Sen dua et yüzüme gözüme bulaştırmadım. Yoksa herkesin başı ağrıyacaktı” Min Ji unni, “Ben güveniyordum sana zaten. Şimdi güzel bir yemeği hak ettik değil mi kızlar ?” der Mercan “Teşekkürler unni ancak benim hemen gitmem gerekiyor bir sözüm var” der. Hae Mi” Ne sözü?” diye sorar merakla. Mercan, “Galeriye gitmem gerek Müdür Gwang’a listeyi teslim edeceğim üstelik Yong Gi’de benimle gelecek” Müdür Gwang’ın adını duyunca Min Ji “Müdür Gwang orda olacak mı?” diye sorar. Mercan ile Hae Mi birbirlerine bakar ve sonra biri Min Ji’nin solundan biri sağından koluna girerler Mercan “Müdür Gwang utanmasa galeride yatar. Tabi ki orda” der hemen Hae Mi “O gün galeride baya sohbet ediyordunuz. Neler konuştunuz bakalım?” diye sorar Min Ji iki kızın kollarından kurtulur “Bir şey konuşmadık. Ne iş yaptığımdan, memnun olup olmadığımdan, havadan sudan işte” Hae Mi devam eder “Havalar sular çok mu komikti sürekli gülüyordunuz” Min Ji sinirli ve utangaç bir şekilde “Havalar sular değil bay Gwang komik bir insan “ der ve devam eder “Bay Gwang hiç evlenmemiş mi?” İki kız aynı anda “Oooo unni!!!” Min Ji “Ne var? Ne dedim ben şimdi? Saçmalamayın lütfen!” Üçü gülüşürken Mercan “Sohbetinize doyum olmaz ancak ben buradan ayrılıyorum. Görüşürüz” diyerek yanlarından ayrılır. Min Ji “Tekrar teşekkür ederim Mercan. Şeyyy Bay Gwang’a selam söyle” Mercan uzaklaşırken “Tamam söylerim” der. Hae Mi “Unni hala yemek teklifin geçerli değil mi?”

◊◊◊

Dae Han kapının açılmasına uyanır. Gelen menajeridir. “Birkaç kez aradım neden cevap vermiyorsun?” Dae Han uykulu bir şekilde “Telefonu sessize almıştım, duymadım” der. Menajer Kim “ Bugünlük affedebilirim ancak bir daha sessize alma. Aradığımda sana ulaşmam gerek” Dae Han “Hı hı” diyerek geçiştirir “Birkaç gün dinlenemez miyim?” diye sorar, Menajer Kim “Dinlenmek mi? Tabi ki olmaz bugün dinlendin ya. Yarın albüm kayıtlarına başlayacağız” Dae Han “Hiç acımanız yok sizin. Köle Isaura’yı bile ağlatır benim bu halim” der saatine bakar “Hyung saat kaç? Saatimi ayarlamadım” Adam saate bakar ve söyler “ Haha saatini de ayarladığına göre yarın bunu mazeret olarak kullanamayacaksın” der “Aşk olsun Hyungnim öyle bir planım yoktu zaten” der ancak “Ah nasıl düşünemedim ben bunu” diye içi içini yer.

“Neyse hyung ben çıkıyorum yarın görüşürüz” diyerek çıkar. Menajer Kim “Dur nereye gidiyorsun? Yarın ki programı konuşmamız lazım” diye arkasından bağırır ancak Dae Han çoktan çıkmıştır.

Dae Han, Mercan’ların apartmanın önünde durmaktadır. “Acaba evde midir? Gitsem mi? Ya da yok en iyisi önce aramak” diye düşünmekte ve bir ileri bir geri volta atmaktadır. Yanından geçenler dakikalardır bekleyen bu adama bir garip bakarlar. “E nerde bu kız? Saat  kaç oldu hala eve gelmedi? Yoksa taşındı mı? Ah Dae Han seni salak hiç bir şey bilmiyorsun. Arayacak cesaretinde yok. Ne yapacaksın sen?” der kendi kendine.

◊◊◊

( Tearliner – Bulunei Sanaei)

Mercan kafede Soon Cheol ve Yong Gi ile buluşmuş galeriye gelmişlerdir. Yong Gi galerinin girişinden itibaren şaşkınlık içindedir ve bu şaşkınlığını gizleyemez. Burası o kadar büyüktür ve güzeldir ki.  İçeri girdiklerinde Müdür Gwang bir adamla tartışıyordur “Size kaç defa söyledim eldiven takmadan buradaki hiçbir esere dokunulmayacak! Bu eserler ne kadar değerli bir fikriniz var mı? Olamaz tabi ki! Bir daha böyle bir şey olursa bu , burayı son görüşün olur!” Yong Gi fazla tedirgin olur Hemen sağına soluna bakar. Dokunup, kırabileceği bir şeyler var mı diye kontrol eder. Mercan gülümseyerek “Sakin ol sonuçta sana bir şeyi taşıtmayacağız” Yong Gi her ne kadar sakin olmaya çalışsa da “ Eğer bir şeyi kırar ya da bir zarar verirse ömrünün sonuna kadar çalışmak zorunda kalacağını” düşmektedir.

Müdür Gwang, Mercan’ları görünce hemen yanlarına gelir gözü arkadadır. Mercan “Min Ji unninin selamı var patron” Müdür Gwang boğazını temizler ve “Hım öyle mi? Kendisi yok heralde” diye ciddi bir tavır takınır. Mercan gülümser “Hayır maalesef bugün yok. Biz geldik yetmez mi?” der Adam gülümseyerek “Tabi ki yeter canım.” Sonra Yong Gi’ye dönerek “Seni ilk kez görüyorum” der Yong Gi rüya da gibidir bir anda adamı fark eder “Şey evet efendim ben yeniyim. Yani evet ilk kez karşılaşıyoruz. Ben Kim Yong Gi. Memnun oldum” Müdür Gwang “Bende bende. Hadi bir şeyler içelim” der. Mercan Hoo Jin’i Soon Cheol’e verir “Siz gidin biz geliyoruz” der.

(Tearliner – Lublic)

Mercan ile Yong Gi galeriyi gezmektedir. “Nasıl buldun ? “ der Mercan, Yong Gi “İnanılmaz” diye yanıtlar. “Burası cennet gibi” diye devam eder “Hiç düşünemezdim böyle bir yere gelebileceğimi. Şuan rüyada gibiyim.” Mercan gülümseyerek “ Belli oluyor zaten. Seni ilk kez böyle gülerken görüyorum” der. “Bu tarafa gidelim beğeneceğini düşündüğüm bir yer var” Yong Gi ile beraber başka bir salona geçerler. Bu salonda geçmişten günümüze kadar kullanılan fotoğraf makineleri vardır. Yong Gi şaşkınlıkla “Ne kadar çok makine var “ der. Mercan “Önceden fotoğrafçılık daha zordu. Şimdi dijital makinelerle küçücük çocuklar bile fotoğrafçı olabiliyor.” der Yong Gi ciddiyetiyle “Bu kötü bir şey mi ki?” Mercan gülümseyerek “Tabi ki hayır bence bu süper bir şey. Bana kalsa herkese bir fotoğraf makinesi verir onlarında bu işin ne kadar güzel olduğunu hissetmelerini isterdim.” Yong Gi de gülümseyerek “Kesin yapardın.” der.

İkisi makinelere, fotoğraflara bakarken Hoo Jin Mercan’a doğru gelir “Meymey” diyerek ellerini uzatır. Mercan Hoo Jin’i kucağına alır onun arkasından da Soon Cheol gelir. “Müdür Gwang seni çağırıyor Mercan” der. Mercan kafasına vurur “Ah evet unuttum. Ben hemen geliyorum” der ve Hoo Jin’i Yong Gi’ye verir. Yong Gi şaşkınlıkla tutuverir çocuğu. Hoo Jin şaşkın şaşkın Yong Gi’ye bakar. Sonrada önlerinde duran makineye elini uzatır. Soon Cheol “Mercan’ın yanında kala kala bu çocukta nerde makine görse el atar oldu” der devam eder “Bir kere elini kitaplara attığını görmedim” Yong Gi “Neden kitap?” diye sorar “E dayısı yazar ama o komşu kızının mesleği ile daha ilgili” der. Yong Gi güler “Noona ona yine komşu kızı dediğini duymasın yoksa feci şeyler olur değil mi?” Soon Cheol ağzına elini götürür “Ah evet duymasın. Ama o komşu kızı bir gün kabul edecek bunu.”

Yong Gi ile Soon Cheol beraber gezmeye devam ederler. Soon Cheol “Yorulduysan alabilirim” der Hoo Jin’i göstererek. Yong Gi “Hayır, hayır yorulmadım” der “Hem zaten siz bütün gün yoruluyorsunuz. Ben taşıyabilirim” Soon Cheol gülümseyerek “Peki o zaman sen bilirsin” der. Yong Gi , Soon cheol’e dönerek “Mercan noona ne zamandan beri fotoğrafçılık yapıyor?” Soon Cheol düşünür “Hımm yaklaşık 2 sene oluyor. Neden sordun?” Yong Gi “Öylesine merak ettim.” Der ve devam eder “Yalnız Mercan noona Koreli değil, değil mi?” Soon Cheol “Hayır değil. Mercan Türk” Yong Gi şaşkınlıkla “Gerçekten mi? Konuşmasından hiç anlaşılmıyor. Aslında görünüşü de bize biraz benziyor, gözleri falan… ama davranışları resmen ele veriyor. Türkler sıcakkanlı insanlardır diye duymuştum galiba söyledikleri doğru” Soon Cheol “ Sıcakkanlılık mı? Kesinlikle öyleler hatta Mercan fazla sıcakkanlı. Konuşmasına gelince üç senedir burada olduğundan konuşması baya iyi.  Davranışlarına gelince…” diyerek duraksar sonra gülümseyerek “ O konuya girmeyelim. Türk olup olmamasını bırak onun gibi insan az bulunur”  Yong Gi çekinerek “Sizin nasıl bir ilişkiniz var?” diye sorar. Soon Cheol kafasına vurarak “Komşuluk ilişkimiz var” der “Komşuyuz biz. Bu kadar soru yeter. Hadi diğer tarafa gidelim”

İçeride Müdür Gwang ve Mercan işlerini halletmiş kahvelerini içiyorlardır. Soon Cheol “Hoo Jin’i de kendine benzettin. İçerde bir o makineye bir bu makineye saldırıp durdu “ der “Üstelik görünüşe göre Yong Gi’yi de etkilemişsin bana ne zamandır fotoğraf çektiğini falan sorup durdu” Yong Gi “Hyungnim!! Etkilendiğim falan yok” diye atılır. Mercan “Gerçekten etkilenmedin mi? Bende etkilenirsin de asistanım olmak istersin demiştim. Hatta bu makineyi de sana verecektik. Tüh neyse artık. Müdür Gwang geri alabilirsiniz. Yong Gi etkilenmemiş” der. Müdür Gwang ciddiyetle “Evet galiba geri almalıyım makineyi başka birine veririz artık” der. Bu sırada Yong Gi ellerinden makineyi alıverir “Şey etkilenmedim dediysem hiç etkilenmedim demedim. Yalnız gerçekten şimdi bu makine benim mi olacak?” Müdür Gwang kendine daha iyisini alana kadar bunu kullanabilirsin” der. Yong Gi gururlu bir biçimde “Olmaz ama alamam ben bunu. Parası  neyse veririm anca öyle” der. Mercan “Tabi ki vereceksin. Öyle bedavaya verir miyiz sana hiç bunu. Ancak nakit olarak değil de  asistanlık yaparak ödeyeceksin” Soon Cheol “Hazırla kendini Yong Gi canını çıkaracaklar” der. Yong Gi “Merak etme alışığım zaten” derken Mercan kafasına vuruverir. Yong Gi “Nasır oldu artık nasır!”  Herkes gülümser.

◊◊◊

( Andrew Bird – Fake Palindromes )

Dae Han hala Mercan’ı beklemektedir. Bu sırada da karşılaştıklarında ne söyleyeceğine dair hazırlık yapmaktadır. “Ben döndüm Mercan”  demeyi düşünür ancak sonra “Saçmalama Dae Han eğer böyle dersen kesin dayak yersin” der sonra tam gördüğünde mesaj atmayı düşünür ancak bundan da vazgeçer, sonuçta hala arayamamış ve Mercan’ın hala aynı numarayı kullanıp kullanmadığını bilmemektedir. En son karşısına dikilip onun tepki vermesini beklemeyi düşünür. “Evet öyle yapmalıyım” der “Ben hiç bir şey söylemeyeyim. O bir şeyler söylesin” “ Ancak kendimi hazırlamalıyım ne yapsam da dayağı yiyeceğim. Öyle ya da böyle. Ömrümde yemediğim şamarı atacak bana” der  Çıldırma noktasına gelmiştir. Biran önce görmek istemektedir. “Ah nasıl özledim onu bir bilse. Dayağı yedikten sonra her şeyi açıklayacağım. Eminim beni dinledikten sonra artık kızmayacaktır” der.

◊◊◊

Yong Gi, Soon Cheol ve Mercan galeriden çıkmış ve bir taksiye binmişlerdir. “ Yong Gi her şekilde öğretmeninim. Artık sadece kafe de değil her daim. Saygıda kusur istemem ona göre” der Mercan, Soon Cheol “Merak etme sen zaten sürekli –noona, noona diyip duruyor saygılı çocuk noonası” Yong Gi “ Yaşça büyük olabilirsiniz ancak hiç öyle davranmıyorsunuz biliyor musunuz?” der. Mercan, “Noona mı diyor? Ben niye hiç duymadım?” diye karşılık verir Yong Gi “Bundan sonra duyamazsınız zaten Bayan Mercan” der. Mercan gülümser “Ya Yong Gi! İlk dersini veriyorum bana daima noona diyeceksin tamam mı?” Yong Gi “Rüyanda görürsün –üz” Mercan gülümser “Şu velete bak. Tamam sen nasıl istersen öyle olsun”

“Bu arada evin nerde Yong Gi” diye sorar Soon Cheol , Yong Gi “Siz beni düşünmeyin. Sağda bir yerde inebilirim” der şoföre. Adam arabayı durdurur Yong Gi iner. Mercan pencereden “Emin misin? Bak evine kadar götürebilirdik.” Yong Gi önemli değil gibisine elini sallar “Buraya yakın zaten. Üstelik bugün yaptıklarınızdan sonra daha fazla sorun olmak istemiyorum.” Mercan “Sen bilirsin. Bir daha ki sefere kaçışın yok ancak ona göre “ Yong Gi “Tamam” diyerek uzaklaşır.

Soon Cheol “ Bu çocuk ilk zamanlarına göre daha sıcak kanlı olmaya başlamadı mı sence de yoksa bana mı öyle geliyor?” Mercan heyecanla “Kesinlikle. Hele sen ilk geldiği günü görecektin. Ha gerçi görmüştün. Hatırlıyorsun değil mi biz geldik diye hemen nasıl kalkmıştı masadan?” Soon Cheol başını sallar “Evet hatırlıyorum” , “O zamana göre baya değişti.”

Soon Cheol heyecanla “Ha unutmadan bugün ne oldu anlatacaktın? Nereye gittin öğleden sonra?” Mercan “A evet hiç sorma ya Hae Mi ile Min Ji Unninin tuzağına düştüm. O Hae Mi var ya saf salak ayağına yatıyor ama çok felaket bir kız. Nasıl önceden fark edemedim bilmiyorum. “ der ve gülümser. Bugün olanları anlatmaya devam ederken eve kadar gelirler. Mercan hala heyecanlı, heycanlı konuşmaya devam etmektedir.

Kucağında Hoo Jin uykuya dalmıştır. Biran Mercan’ın saçları yüzüne düşer. Soon Cheol onun için saçlarını tokasına sıkıştırmaya çalışır. İkisi gülüşerek apartmana girerler.

◊◊◊

( Zitten – Beside)

Beklemekten bitap düşmüş olan Dae Han arabanın içinde oturmaktadır. “Nerde bu kız nerde? Ah çıldıracağım. Bu saate kadar ne yapıyor dışarıda? Tek başına yaşayan bir kız bu saate kadar dışarıda kalır mı hiç?” , “Çıktığımız zamanlarda hep erkenden yurda giderdi. Hadi onu anlardım ancak eve çıktığında da erkenden eve giderdi. Şimdi nerde?” derken dışardan gelen sesleri duyar. Kalbi yerinden çıkacak gibidir “Hazırla kendini Dae Han işte –Haklı Yumruk- geliyor” der ve dışarı fırlar.  Gördüğü manzara ile neye uğradığını şaşırır. Mercan kucağında bir bebek ve yanında bir adamladır. Gülerek bir şeyler anlatmaktadır. Üstelik buda yetmezmiş gibi adam Mercan’ın saçlarına dokunur hatta aynı apartmana girerler. Dae Han “Nasıl yani? Olamaz”  diye düşünür. Kore’den ayrılalı 1,5 sene olmuştur. “Hangi ara oldu bunlar?”

Birkaç dakika gördüklerinin şoku ile olduğu yerde kalır. Hareket edemez, bir şey düşünemez. Sonra bir hışımla arabasına biner ve çalıştırır.

“Aptalsın oğlum, aptal. Öyle bırakıp gittikten sonra seni bekleyeceğini, hala seni seviyor olacağını mı düşündün?” “Tek özleyen sendin, tek düşünen sendin. O hayatına devam etmiş. Sen ise artık dayanamadığından erken döndün.  Sürpriz yapacaktın, özür dileyecektin. Aslında hiç gelmemeliydin. Gerçekten aptalların en aptalısın” diye düşünerek hızla yolda kaybolur.

Üçüncü Bölümün Sonu

12 Yorum (+add yours?)

  1. ali
    Oca 16, 2011 @ 23:52:08

    Güzel ama bir şekil gerekiyor yani senaryo formatında mı roman yazım şeklinde mi türünden

    Cevapla

    • Ser_min
      Oca 17, 2011 @ 08:06:53

      @Ali
      Teşekkür ederim Ali.
      Hani o şekli özellikle öyle yapmak istedim. İkisinin arasında olsun dedim (Benim açımdan yazması daha kolaydı). Ancak son zamanlarda bakıyorumda iyice roman tarafına kaymışım. Bir çare bulacağım yakında. Tekrar teşekkürler.

      Cevapla

  2. 4astrea
    Oca 17, 2011 @ 01:33:44

    Anammm bak yine nerde bitti bu bölüm. Çingum sen çok dizi seyrediyosun galiba:P kritik yerde bitirmeler okuyucu meraklandırmalar falan haha:)
    Dae Han’a iyioldu ama azıcık çeksin, her ne kadar nedenini henüz bilmesekte bırakıp gitttiği kesin:)
    Hikaye git gite tempo kazanıyor çingum, yeni bölümlerini sabırsızlıkla bekliyorum herzamanki gibi.
    Ellerine sağlık…….

    Cevapla

    • Ser_min
      Oca 17, 2011 @ 08:10:41

      @Astrea
      Kuzucuğum valla isteyerek yapmıyorum. Zaten hep diyorum hiç bir şeyi belirleyerek yazmıyorum başlığı atıyorum yazmaya başlıyorum.
      Öyle olunca nerde kalırsa o da kalıyor. Hatta Hikaru bana her defasında diyordu daha heycanlı bitir diye ama beceremiyorum ben heyecanı derken sen böyle geliyorsun allah allah oluyorum :D:D
      Evet sanırım tempoyu arttırıyorum biraz.
      Çok çok sağol çingucum. Haftaya diğeride gelecek inşallah 😉

      Cevapla

  3. Lee
    Oca 17, 2011 @ 18:02:48

    Çingum ellerine sağlık.
    Şimdi öyle bir dalmışım okuyorum bu bölümü (eğer sevmişsem dalıp gidiyorum ben) bir baktım sonuna gelmişim.

    Öyle bir yerde bittiki ama olmaz diye sans kızdım, resmen kızdım böyle 😀 Meraktayım feci, izlediğim dizilerin yeni bölümünü değil, bu hikayenin yeni bölümü bekliyorum ben 🙂

    Olaylar iyiden iyiye şekillenmeye başladı. Heyecan ve merak dolu bölümler bizleri bekliyor.

    Dae Han karakterinin gitme nedenini ve kendini nasıl affettirmeye çalışacağını okumak istiyorum bir an önce^^

    Cevapla

    • Ser_min
      Oca 17, 2011 @ 18:16:36

      @Lee
      Çingum vallahi çok sevindim. Dalıp gittin ya inanılmaz mutlu oldum çünkü sanki artık yazdıkça akıcılığını yitiriyormuş gibi geliyor bana. Ancak eğer sen öyle diyorsan öyledir 😀

      Dae Han’a karşı olumlu bir yaklaşım sezdim sende mutlu edici başka bir neden daha 😉

      Olayları şekle sokmaya çalışıyorum son bir kaç bölümdür. Hissedilmesi güzel. Çok yakında okuyacaksın çingum neden gitti neden geldi vs. 😉
      Coming Soon 😀

      Cevapla

  4. kimbapsushi
    Oca 19, 2011 @ 14:32:10

    çingu aslında kaç gün oldu okuyalı ama o sırada çıkmam lazımdı sonra da unutmuşum yorumlamayı^^
    ben yine çok beğendim, dae han da gelince işler kızışacak. dae han mercan’ı evin önünde beklerken bunun olacağı aklıma gelmişti. bakalım yeni bölümde neler olacak.
    tahminimce dae han elinde olmayan sebeplerden mercan’ı bırakıp gitmek zorunda kaldı. muhtemelen ünlü biri olmasıyla, bağlı olduğu ajans ya da menajeriyle ilgili. yani onun da haklı bir açıklaması var gibi. ama mercan mutlaka süründürecek^^
    soon cheol’un hastasıyız, bakalım sanki dae han’dan da olumlu bir elektrik aldım gibi. zamanla görücez:D
    ellerine sağlık, yine çok beğendim. yeni bölümü iple çekiyorum canumcum:))

    Cevapla

    • Ser_min
      Oca 19, 2011 @ 14:57:34

      @Kimbap
      Bak ben demiştim Dae Han’dan da olumlu elektirik alacaksınız. Sizde Mercan gibi kalacaksınız. Soon Cheol mü yoksa Dae Han mı :D:D
      Demek aklına gelmişti kapının önünde olacaklar zaten kaçmaz benim çingularımdan biliyorum 😉

      Çingum tahmin ediyorsunuz da gelişi güzel yazdığımdan açıkçası sizin tahminlerinizle şekilleniyor çoğu şey bu yüzden tahminlere devam 😀
      dördüncü bölüm yakında gelecek beş bitti 😉 Umarım sıkmadan böyle devam eder. Siz beğendikçe benim yazasım geliyor (Herşeye rağmen 😉 )

      Cevapla

  5. hikaruivy
    Oca 20, 2011 @ 03:31:59

    Canım kusura bakma bu sefer çok geç kaldım 😦 Ama sen zaten yorumlarımı biliyorsun. Süper bir bölümdü, ellerine sağlık ^^

    Ben de gün geçtikçe Yoon Gi’ye daha da ısınıyorum. Galerideki sahneler pek hoştu. Ayrıca Soon Cheol elbette hala favorim 🙂 Onun yazdığı hikayeleri de merakla bekliyorum 😉 Anladın sen…

    İki yerde çok güldüm: Bir, Mercan’ın “bıçakları hazırla” demesine, bir de Dae Han’ın haklı yumruğu beklemesine 🙂 Evet, favorim Soon Cheol olsa da ilk kez bu bölümde Dae Han için üzüldüm azıcık. Ama azıcık 🙂

    Bir an önce dördüncü bölümü bekliyoruuuuuuuzzz!

    Cevapla

    • Ser_min
      Oca 20, 2011 @ 10:19:54

      @Hikaru
      Haha çingum böyle sizin gibi Soon Cheol diyen dostları bu bölümle beraber Dae Han’a da biraz yaklaştırdım ya çok mutlu oldum vallahi 😀
      Soon Cheol’ün hikayesi güzel olacak ya ancak sonlara doğru ucundan azıcık gösterebilir yani 😉 Merak etme sen;)
      Dae Han haklı yumruğu beklerken bende hayal edip çok güldüm 😀
      Bu arada Dae Han da çok değişik birşey oldu ya ilerleyen bölümlerde anlayacaksın bak.
      Gelecek çok yakında bu arada birde ekstra yayımlayacağım hikayeyi temele oturtacak cinsten bekleyin 😉

      Cevapla

  6. akira
    Oca 23, 2011 @ 10:45:20

    sevgili Sermin yeni bölüm ne zaman gelicek her gün günde 1500 kere bloga bakmaktan yorgun ve bitap düşüyorum artık şu zavallı kuluna bir güzellik yap 😀 bu arada ben Dae Han’ı kendime yakın hissettim elde olmayan sebeplerden sevdiceğinden ayrıldığı belli hem kendisi üzülmüş hem de karşısındaki insanı üzdüğü için çifte işkence yaşıyor diye tahmin ediyorum tabi sen daha iyi bilirsin :p yeni bölüüüüm diyor selam ediyorum 🙂

    Cevapla

    • Ser_min
      Oca 23, 2011 @ 11:00:18

      Canımcığım bugün geliyor 4. bölüm. Yaklaşık bir haftalık aralıklarla yayımlıyorum çünkü diğer bölümü yazmam ancak o süre zarfında yazıyorum.

      Dae Han sever çıktı 😀 Evet yazık çifte işkence çekiyor. Bakalım ilerki bölümlerde nasıl hissedeceksin ? Ben idda ediyorum çok kararsız kalacaksınız 😉

      Cevapla

hikaruivy için bir cevap yazın Cevabı iptal et