Yedinci Bölüm

우리집 싱어 – 이아립

Yong Gi kafayı yemek üzeredir. Mercan çıkalı bir saat olmuştur, öğle arası bitmek üzeredir ancak kızdan hala ses seda yoktur. “ Biranda öyle fırlayıp nereye gitti bu?” der kendi kendine. Kang Mo “ Kim biranda nereye gitti?” Yong Gi korkar “ Ah patron!! Sizde genetik herhalde diyeceğim bu arkadan yaklaşmalar ama genetik olması imkansız  sanırım üzüm üzüme baka baka kararır sözünün anlamını çözdüm” Kang Mo çocuğun suratına bakar “ Mercan ile takıla takıla onun gibi garip cümleler söylemeye başladın” der Yong Gi “ Noonime laf yok “ der. Kang Mo “ Şuna da bakın hele ilk geldiğin gün selam bile vermemiştin. Şimdi noonim, noonime laf yok diyip duruyorsun. Vuaahhh şimdi ben bu kızdan daha da bir korkmaya başladım senide evcilleştirdi ya” Yong Gi ters ters bakar “ Evcilleştirmek derken? Neyim ben at mı? Üstelik evcilleştirmek diyemeyiz buna ayak uydurmak diyebiliriz.  Böylesine bir hatun olduğuna hayatta inanmazdım ben ta ki noonim ile karşılaşana kadar” Bu arada Mercan çocuğun arkasında durur ve söylediklerini duyar. Kang Mo gülmeye başlayınca Yong Gi “ Çok mu komik patron? Sence de öyle bir kadın değil mi? Eşi benzeri yok” Mercan daha fazla dayanamaz. Çocuğun arkasından sarılır “ Demek öyle ha çömezim. Benim eşim benzerim yok. Aferin sana noonandan hep böyle bahset.” Yong Gi kıpkırmızı olmuştur. Mercan’ın kollarından kurtulur ve mutfağa kaçar “ Şey benim içerde biraz işim vardı”

Mercan tezgahın arkasına geçtiğin de Yong Gi daha fazla dayanamaz “ Noonim nereye gittin öyle koşa koşa? “ Mercan çocuğun suratına bakar “ Dae Han’ın yanına” der çocuğun başından aşağıya kaynar sular dökülür “ Ne? Neden? Nereye? Nasıl?” Mercan gülümser “ İki dayak attım geldim” der “ Çoktan atmam gerekiyordu ama işte kısmet bu güneymiş” Yong Gi “ Yani şimdi öyle koşa koşa adam dövmeye mi gittin? Hem de Dae Han’ı.” Mercan “Evet” diye başını sallar “ Ah keşke bana da haber verseydin. Olmadı şimdi. Çok pis pataklayasım vardı” Bir yandan konuşurken bir yandan da bir sağ yumruk bir sol yumruk atar. Mercan “ Onu dövmek için iki kişi fazla “ der Sonra Yong Gi adamın yediği dayaktan aldığı zevki bir kenara bırakır “ Noonim yalnız bir şey soracağım, neden dövdün ki adamı?” Mercan biran durur “Hak etmişti” der Yong Gi “ Tabi ki hak etmişti. Hahaha en ağırından atsaydın” Mercan gülümser ve elini gösterir “ Bak bu elimi görüyor musun? “ Yong Gi başını sallar “ İşte bu el ile atılabilecek en muhteşem tokatı attım. Bu el Osmanlı soyundan  yani çok pis Osmanlı Tokatı atar” der Çocuk “ Osmanlı? Haaa! İmparatorluk Osmanlı. Padişahlar falan” Mercan çocuğun bilmesine şaşırır “ Lisede derslerin iyiydi herhalde” der Yong Gi “ Yok hele tarih hiç sevmem. Hani 2002 de bir maç yapmıştık ya Türkiye ile o zaman biraz araştırmıştım. Ancak tokatını bilmiyordum” der  Sonra biraz düşünür “ Noona sakın uygulamalı göstermeye kalkma tamam mı? Özellikle benim üzerimde” Mercan gülümser “ Yani bilemiyorum hak edene hak ettiğini vereceksin.”

Kang Mo uzaktan kızı izlemektedir. Onu çok iyi tanıyordur. Emindir ki şuan Mercan’ın aklı hiç olmadığı kadar karışmıştır. “ Mercan , biraz buraya gelsene “ der. Kız elindeki işi bırakır ve Kang Mo’nun yanına gelir. “ İşte geldim buradayım” der gülümser ve oturur. Kang Mo “ Bana bak. Seni kardeşimmişsin gibi seviyorum biliyorsun değil mi?” Mercan tepki vermez Kang Mo konuşmasına devam eder “ Seni bir şeylerin rahatsız ettiğini biliyorum. Benimle konuşabilirsin ne olursa olsun seni dinlerim ” der Mercan adamın boynuma sarılır “ Oppaa” der Kang Mo “ Ah velet ah. İzin veriyorum sana hadi git bir şeyler yap” Mercan adamın suratına bakar “ Çıkmasam daha iyi” der “ Burada düşüncelerim dağılıyor” Kang Mo “ Sana git diyorsam git işte” Mercan gülümser “ Tamam tamam zaten galeriye gitmem gerekiyordu. Erkenden giderim bende. Oldu mu? Memnun musun?” Kang Mo gülümser “ Hem de nasıl, hadi Müdür Gwang’ı bekletme” Mercan masadan kalkar Yong Gi’nin yanına gider “ Ben çıkıyorum. Galeriye gideceğim. Son durum ne bir bakayım uzun zaman oldu gitmedim. Orda işim uzarsa haber veririm yoksa direk eve geçerim tamam? Hatta işim uzarsa galeriye gelirsin” Yong Gi “ Galeriye mi? Sergi hazırlığına mı?” Mercan “ Hazırlıklar çoktan bitti. Eğer izin kopartabilirsem sergiyi önce görmeye çalışacağım ancak işte gitmişken davetiyeleri de alırım” Yong Gi nedense çok heyecanlanmıştır. Aslında nedeni açıktır, bir çok sanatçının özenle seçilmiş fotoğraflarını görme şansı olacaktır üstelik Mercan’ında o sergide eseri vardır. “ Ah meraktan çıldırıyorum noona özellikle senin fotoğrafını çok merak ediyorum” Mercan “ Hiç konusunu bile açma. Düşündükçe bir garip oluyorum. Neyse konuştukça konuşacağız gibi o nedenle ben kaçar!”

***

Onerepublic – Secrets (Violin Cover)

Mercan kafeden çıkar ve galeriye gitmek için otobüse binmeden önce biraz yürümek ister. Her zaman kullandığı yoldan değil  biraz daha uzun olan yola sapar.  Birkaç metre yürüdükten sonra yere bir kutu koymuş, elinde kemanı ile başka bir aleme uçmuş bir çocuk görür. Müziğinin güzelliğine ilk duyduğu notadan itibaren kapılmıştır. Tek bir keman olmasına rağmen sanki kocaman bir orkestrayı dinliyormuş gibi hisseder. Vakit kaybetmeden fotoğraf makinesini çıkartır ve çocuğun fotoğraflarını çekmeye başlar. Kendini fotoğraf çekmeye kaptıran Mercan müziğin etkisiyle daha da dünyadan uzaklaşmıştır. Öylesine kaptırmıştır ki  birkaç fotoğraf çektikten sonra vizorda muzır gülümsemesi ile  objektife bakan çocuğu görürde  kendine gelir. Çocuğu gülümser görünce Mercan da gülümser. Biran durur ve çantasını karıştırmaya başlar. Aradığı şeyi bulduğu suratındaki gülümsemeden bellidir. Bu arada keman çalan çocuk kızın ne yaptığını anlamaya çalışmaktadır. Çaldığı parça bittiğinde Mercan çantasında arayıp sonunda bulduğu şeyi çocuğa vermek için yaklaşır. Elindeki bir peçetedir “ İstek parça kabul ediyor musun?” diye sorar Mercan hala gülümsüyordur. Çocuk bir peçeteye bir kıza bakar “ Normalde kabul etmem ancak peçetenin hatırına olur” der Çocuk peçetenin üzerinde yazılı olan parçayı görünce afallar gibi olur. Mercan çocuğun suratındaki değişimi hemen fark eder “ İstemiyorsan çalmak zorunda değilsin “ der Çocuk gülümser “ Yoo hayır. Sadece çalmayalı uzun zaman olmuştu” der ve Sad Romance’i çalmaya başlar. Mercan çocuğun suratında çaldığı parça kadar hüzünlü bir ifade görür.

Parçayı isterken bu denli etkileyebileceğini düşünmemiştir. Ancak melodiyi yüreğinin en derinlerinde hissediyordur. Ne yapacağını bilmez bir halde kala kalmıştır. Dae Han için ne hissettiğinden tam emin değilken dün akşam Soon Cheol’ün söyledikleri nedense aklını kurcalıyordur. “ Hoo Jin olmasaydı bende olmazdım” Mercan bir türlü bu cümleyi aklından atamıyordur. Sanki Soon Cheol onun için hep var olmuş gibi hissetmektedir. Sanki Hoo Jin’den, Dae Han’dan çok ama çok önce. Biran düşüncelerinden sıyrılır ve çocuğa bakar. Gözünden bir damla yaş süzülür. Mercan’ında gözleri dolar. Sanki o an çocuğun hissettiklerini hissediyormuş gibi gelir. Çocuk gözlerini açar ve kıza bakar. Kızın da gözlerinin dolduğunu görünce şaşırır. Son notaları çalıp şarkıyı sonlandırdığında Mercan açıklayamadığı bir rahatlık hisseder. Çocuk derin bir nefes alır. Kemanını kutusuna koyar. Kalabalık dağılır ancak Mercan hala düşüncelere dalmış bir biçimde olduğu yerde duruyordur. Çocuk kıza yaklaşır “ İyi misin?”  Mercan kendine gelir “ Vay canına! İyiyim evet. Muhteşemdin” der Çocuk gülümser “ Her zamanki halim” der yine suratında muzır gülümsemesi vardır. Mercan da çocukla gülümser bir yandan nemlenmiş yanağını eliyle kurularken diğer yandan “ Çokta mütevazısınız bayım “ Çocuk yine gülümser “ Bu arada ben Woo Lee On ancak herkes beni Lion olarak çağırır “ Mercan çocuğun uzattığı eli sıkar “ Bende Mercan. Memnun oldum Lion “ der Lion şaşırır “ Yabancı mısın? Vuah hiç belli değil biliyor musun?” Mercan “ İyi mi kötü mü bilemedim” der Lion “ İyi iyi , bu arada şu peçete olayı ne?” Mercan “ Bizim oralarda böyle bir şey vardır. Bir bara falan gittiğinde istediğin parçayı peçeteye yazar garsonla falan gönderirsin. Sanatçıda uygun görürse çalınır” Lion “ Değişik bir şeymiş” der elindeki kutuyu göstererek “ Bir şeyler yiyelim mi? “ Mercan “ Ah teşekkür ederim ama onu sen harcamalısın” Lion “ Saçmalama lütfen, senin sayende bu kalabalık oldu, istediğin parça sayesinde bu kadar dinleyiciye ulaştım. %20’si senin “ Mercan kahkaha atar “ Benim attığım parada dahil mi bu yüzdeye?”

Mercan hiç tanımadığı bu çocuğa nedense yakınlık duymuştur. Çaldığı parçadan mı yoksa o kısacık bağdan mı bilmemektedir. Bir bankta oturmuş sosislilerini yiyorlardır. Lion daha fazla dayanamaz “ Neden ağlıyordun?” Mercan öksürür “ Ağlamak mı? Hayır ağlamıyordum” Lion “ Gözüne bir şey mi kaçmıştı? “ Mercan gülümser “ Sen neden ağladıysan bende o yüzden ağladım” der Lion “ Ben ağlamadım!” diyince Mercan “ İşte bende ağlamamıştım” der. İkisi de gülümser  Lion ciddi ve şirin halini takınır “ Artık ne olduysa o zaman, neden oldu? Anlatmak ister misin?” Mercan durur , şöyle bir çocuğa bakar “  Garip bir havan var biliyor musun? Özellikle kemanın elindeyken sanki başka bir alemdeymişsin gibi” Lion “ Bunu diyen sen misin? O kadar kişinin arasında dikkat çekmeyi başaran sensin. Ha bu arada fotoğraflarıma bakabilir miyim?” Mercan “ Banyodan sonra ulaştırırım sana” Lion şaşkınlıkla “ Ne banyosu? Banyo mu yapalım istiyorsun? Ooo güzelsin ama benim tipim değilsin” der Mercan kahkaha atar “ Siz gençler her şey dijital olunca tabi normal böyle anlaşılmalar “ der ancak bir tane vurur “ Film banyosundan bahsediyorum” makineyi çantasından çıkarır ve gösterir “ Yanımdaki dijital makine değil” Lion elindeki sosisliyi bırakır “ Vay canına böylesini uzun zamandır görmemiştim” der Mercan heyecanla “ Fotoğraf makinelerinden anlar mısın?” Lion “ Hayır sadece uzun zamandır böyle eski bir makine görmemiştim” Mercan çocuğun kulağını çeker “ Siz erkekler hep böyle aniden heyecanlandırıyor sonrada eli boş bırakıyorsunuz. En azından şuan benim etrafımdakiler öyle gerçi boş bırakılmıyor ben  verileni koyacak bir yer bulamıyorum sanırım…” diye söylenirken Lion “ Ooo işte şimdi bir yerlere geliyoruz ama önce kulağımı bıraksan” Mercan “ Bir yere geldiğimiz yok “ Lion “ Var var demek ki problem bir erkek problemi “ Kıza biraz yaklaşır “ Ya da iki mi desem?” Mercan çocuktan uzaklaşır “ Bunları da nerden çıkarıyorsun?” Lion gayet rahat bir şekilde “ Eğer bir erkek krizi varsa hemen anlarım. Sana özel bir durum değil” der Mercan “ Hımm tecrübelerin konuşuyor yani” Lion “ Öylede diyebiliriz” Mercan her zaman ki taktiğini uygulamaya karar verir. Eğer karşısındaki bir şeyler öğrenmek istiyorsa kendiside birkaç sırrından ödün vermelidir “ Eğer ben anlatırsam sende anlatırsın. Anlaştık mı?” Lion gözlerini kısar, yan yan gülümser ve “ Tamam anlaştık” der

***

Mercan kısa ve öz bir şekilde Dae Han ile olan biteni anlatmıştır. “  En son bugün böyle bir şey yaptı işte. Ama ben tam olarak ne hissettiğimi bilmiyorum.” Lion gülümseyerek sorar “ Peki seni öptüğünde ne hissettin? Hani sende onu öpmek istemeseydin izin vermezdin sanmıyorum. Tamam tanımıyorum seni öyle ama insanları bir bakışta tanıyabilirim” Mercan “ Ah bu tür konuları hiç tanımadığım bir insanla konuşmak çok garip geliyor üstelik sende bir çalgıcısın” Lion “ Bazen kendine bile söyleyemediğin şeyleri bir yabancıya anlatabilirsin. Senin yabancında benim “ der ve gülümser Mercan “ O günümün yabancısı cevap veriyorum. Öpücük… Tam olarak ne hissettim bilmiyorum. Zaten bir anlık bir şeydi. Özlediğim bir şeye kavuşmak gibiydi. Yani Dae Han için mi heyecanlandım yoksa geçmişe mi bilmiyorum” Lion devam eder “ Ne zamandır öpüşmedin ?” Mercan bu ani soru karşısında dona kalmıştır “ Cevap vermek zorunda değilim” Lion “ Oo bir seneden fazla olmuş. O adama karşı bir şeyler hissettiğin açık ancak ya diğer adam o kim?” Mercan meraklı gözlerle çocuğa bakar “ Medyum falan değilsin değil mi? Birde kendimi tek sanırdım. Meğer benim gibileri varmış. Uzatmayacağım, anlatıyorum. Diğer adam karşı komşum. Uzunca bir zamandır birlikteyiz. Neyse geçen söylediği bir cümle bir türlü aklımdan çıkmıyor. Bir şekilde ona farklı bakmamı sağladı ‘Hoo Jin olmasaydı bende olmazdım’ gereksizce takılıyor aklıma işte” Lion “ Hoo Jin kim ki? “ Mercan “ Bebeğimiz “ Lion’un gözleri açılır “ Senin çocuğun mu var? Vahh bak işte bunu asla tahmin edemezdim” Mercan “ Benim çocuğum değil. O adamın yeğeni, biz bakıyoruz. Deli çocuk seni. Neyse, evet Hoo Jin olmasaydı ben Soon Cheol’ü  tanımazdım ancak onu tanımamış olmak… İnanılmaz kötü olurdu. Düşünemiyorum bile. Onunla o kadar çok şey yaşadık ki “ Lion kızın sözünü keser “ Cevap çok açık aslında bunu sende biliyorsun da… işte itiraf edemiyorsun gibi bir his var içimde. Çalgıcı hissiyatı diyebilirsin. Ancak ilk olarak bu karmaşadan kurtulmanın yolunu bul. Üstelik çabuk olsan daha iyi olur. Doğru cevap aklına ilk gelendir diye boşuna dememişler değil mi?” Mercan gülümser “ Karma karışık ya!! İşte bu yüzden genellikle aklımdakileri netleştirmeden kimseyle konuşmam. Ancak sen… Ah nasıl bir çocuksun sen böyle. Bir Sad Romance uğruna hayatımı anlattım nerdeyse” der ve gülümser “ Sıra sende anlat bakalım. Yalnız hazırlıklı ol sen benimkileri tahmin edebiliyorsan bende seninkileri edebilirim. Terzi sadece kendi söküğünü dikemez “

***

Mercan galeriye vardığında “ Yine sevgili müdürüm son ses açmış müziği dinliyor. Daha doğrusu herkese dinlettiriyor “ diye düşünür. İçeri girdiğinde ise hiçbir şey düşünemez olmuştur. Galeri bambaşka bir yerdir.  Kırmızının, siyahın ve beyazın hakim olduğu dekorasyon gözlerini kamaştırmıştır. İçeri doğru koşmaya başlar “Müdür Gwang!!! Müdürüm! Burası daha mükemmel ola…” derken karşısında kendisine kalp krizi geçirtebilecek birini görür “ Herhalde bugün kıyamet kopacak”

***

Yong Gi “ Oo burası ne biçim iş yeri? Herkes istediği gibi çıkıp gidiyor. Bende giderim o zaman “ diye söylenir ancak asıl sinir olduğu şey tek kalmasıdır “ Beni neden yanlarında götürmüyorlar? Her şeyi en son ben öğreneceğim yine biliyorum”

Kang Mo kafeden çıkmıştır. Arabasına binerken “ Tamam. Ben on beş dakikaya ordayım” der.  Tam da dediği gibi on beş dakika sonra varmak istediği yerdedir. “ Hyung! diyerek yanına gelir Dae Han “ Geçen geldiğimde göremedim diye üzülmüştüm. Sonrada hiç fırsatım olmadı. Hadi içeri geçelim” İki adam stüdyonun kapısından içeri girer.

Kang Mo “ Seni kafede gördüğümde aklımı kaçırdığımı sandım. Hangi ara geldin? Ne zaman Mercan’ı buldun? Neden geldin? “ Son soruyu sorarken adamın suratından üzgün olduğu o kadar belli oluyordur ki “ Sanırım kimse döndüğüme sevinmedi”  der Dae Han. Kang Mo hemen “ Yo yo yanlış anladın. Sevinip sevinmemekle alakalı değil. Döndüğüne tabi ki sevindim. Fakat zamanlaman… Neyse anlat bakalım neler yapıyorsun? Bu stüdyoda kayıt yaptığına göre işler iyi demektir.” Dae Han gülümser “ İdare ediyoruz işte. Albüm kayıtları son sürat devam ediyor. Yakında ünlü bir kardeşin olacak”

Zitten – Beside

Kang Mo “ İstediğini elde ediyorsun yani “ Dae Han biran durur, suratında hüzünlü bir gülümseme ile başka bir yöne bakar “ İstediğim… Aslında bilmiyorum. Sanki elde etmek yerine elimden kaçıyorum gibi. Ne dersin? “ Kang Mo gülümser “ Hepsine oynarsan, hepsini kaybetme riskin vardır biliyorsun değil mi? “ Dae Han tekrar adama bakar “ Kaybedemem. Kaybetmemek içinde her şeyi yaparım “

Kang Mo, stüdyodan, Dae Han‘ın yanından ayrılmıştır “ Of zavallı çocuklar sizi. Ne yapacaksınız bakalım? İllaki biriniz incinecek. Kötü karakterde yok ki seçeyim. Oturup nereler olduğunu izlemekten başka çare yok sanırım” der ve arabasına biner.

Dae Han, Kang Mo gittiğinde düşünür “ Her şeyi riske atmak … Ah istemiyorum, her şeyimi tekrar kaybetmek istemiyorum. Üstelik onu almaya bu kadar yaklaşmışken. Asla… buna asla izin veremem “ der ve stüdyodan ayrılır.

***

Daybreak – 단발머리

Mercan “ Sanırım bugünü hiç unutmayacağım” diye düşünerek apartmandan içeri girer. Asansörü gördüğünde “ Hayır ama ya! “ yukarı bakıp “ Bunu bana yapamazsın! Zaten bu aralar gıcıksın farkındayım ama istersen daha fazla zorlama ha! “ der ve merdivenlere yönelir. Son kata vardığında bir adım daha atacak hali kalmamıştır. Soon Cheol’un kapısına son gücü ile vurur. Kapı açıldığında yere yatıverir “ Ah kıpırdayacak halim kalmadı Cheol! Biz neden son katta oturuyoruz?” Soon Cheol gülümser. Kızın kollarından tutar ve içeri doğru sürükler kapıyı kapatır. Mercan “ Kol..tuk “ diyince Soon Cheol “ Hiç kusura bakma komşu kızı taşıyamam “ der Mercan suratını buruşturur “ Lütfen bak eğer taşırsan sana bugün ne olduğunu anlatırım “ Bu arada Hoo Jin yanlarına gelir Mercan’ın sırtına oturur “Ah bir sen eksiktin velet” derken Hoo Jin kızın sırtına yatar Soon Cheol “ Madem bugün herkesin canı yer çekiyor bende eksik kalmayayım” der ve yanlarına yatar “ Buranın havasıda ayrı bir güzelmiş “ Mercan “ Ah evet kapı ağzında yatmanın zevki ayrı “ Hoo Jin kızın sırtında yatarken elini de Soon Cheol’e uzatır. Soon Cheol çocuğun elini tutmak için yan döner. Mercan’ın yüzü ile kendisininki arasında nerdeyse mesafe yoktur. Kızın suratına bakar “ Çok güzelsin “ der Mercan çocuğun suratına bir müddet bakakalır “ Ya ne demezsin. Bu yorucu günün ardından ne kadar güzel olabilirim ki?” Soon Cheol gülümser “ Çok “ der “ Çok güzel “ Bu sırada içeri Yong Gi girer. Kapıyı açar açmaz tökezler ve düşer Mercan “ Harbiden bugün kapı ağzı günü. Hoş geldin çömezim yanımıza” Yong Gi yerde yatmış kafasını ovalarken Hoo Jin kahkaha atmaktadır “ Yerde ne yapıyorsunuz siz?” Mercan “ Biz böyle ayda bir kapı girişinde toplantı yaparız. İlk eşik toplantın hayırlı olsun” Yong Gi “ Yani ne diyeceğimi bilemiyorum. O kadar çok manyaklığınızı gördüm ki inanırım. Buna da inanırım” Mercan kahkaha atar “ İnan inan. Ben ne dersem inanacaksın” Yong Gi bir süre sonra kalkar “ Ben banyoya giriyorum. Size iyi yatmalar “  Soon Cheol “ Hoo Jin’ide alıp oyun alanına bırakır mısın?” Yong Gi “ Hay hay kaptan” der ve Hoo Jin’i alır oyun alanına bırakır, banyoya girer. Soon Cheol “ Daha ne kadar yatacağız burada?” Mercan “ Cheol harbi kalkacak halim yok” der Soon Cheol “ Peki o zaman” diyip kızı kucaklıyıverir. Mercan “ Ne yapıyorsun?” diye soramadan çoktan kollarındadır “ Neden öyle bakıyorsun? Seni taşımamı istemiyor muydun?” Mercan gülümser kollarını adamın boynuna dolar “ Nasıl bakıyormuşum? Ben halimden memnunum. Evet köle istikamet koltuk” Soon Cheol de gülümser   “ Peki matmazel, siz nasıl isterseniz “

***

The Only Happy Boy In Copenhagen – Moi Caprice

Mercan ile Soon Cheol koltukta oturmuşlardır, Hoo Jin ise oyun alanında televizyondaki çizgi filmi izlemektedir. Mercan “ Burada da teletabiler yayınlanmış mıydı?” Soon Cheol “ O ne ki ?” Mercan “ Ya ben küçükken saçma sapan bir çocuk programıydı. Karnında televizyon olan dört yaratık saçma sapan hareketler yaparlardı. Tinkvinky , Dipsy , Lala , Poo. Böyle sarılalım sıkı sıkı diyip sarılırlardı” der ve Soon Cheol’e sarılır. Soon Cheol “ Nasıl böyle mi?” der ve tekrar sarılır. Mercan bunun üzerine Soon Cheol’e sıkıca sarılır. Soon Cheol “ Tamam tamam anladım. Nefes alamıyorum” Mercan gülümser. Bir ara sessizlik olur. Hoo Jin televizyona kilitlenmiştir. Yong Gi banyodan çıkmış mutfakta yiyecek bir şeyler arıyordur. Hoo Jin bir Mercan’la Soon Cheol’e bir ekrana bakar. İzlediği çizgi filmde anne, baba ve çocukları masada oturmuş yemek yiyordur. Hoo Jin bir anda “Baba” der. Üçünün kafasını aynı anda çocuğa döner. Hoo Jin sonra Mercan’a bakar “Anne” der. Duyduklarına inanamayan Mercan ve Soon Cheol çocuğun yanına gider Mercan “ Ne dedin sen bakalım? Yanlış duymadım değil mi Soon Cheol? Yok yok kesin yanlış duyduk” Hoo Jin gülümseyerek ikisine bakar. Soon Cheol “Yanlış duyduk bencede. Baksana bir şey demiyor” Tam kalkıp yerlerine dönecekken Hoo Jin “ Anne… Baba…” der. Mercan “ Kulaklarım beni yanıltmıyorsa biraz önce Hoo Jin’den ilk düzgün kelimelerini duyduk” Soon Cheol “ Çocuk adımı söylemiyor diye içim içimi yerken baba diyiverdi. Mercan galiba baba oldum “ Mercan gülümser “ Galiba bende anne. Ama bu doğru değil, her ne kadar sevinmiş olsam da onun zaten bir annesi var” der Mercan üzülmüştür. Soon Cheol kızın elini tutar “ Eminim ablam da  sana anne demesine mutlu olurdu” Mercan’ın gözleri dolmuştur. Soon Cheol’ün gözlerine bakar “ Gerçekten mutlu olur muydu? “ Soon Cheol kıza sarılır “ Gerçekten olurdu” der “ Hemde çok” İkisi birbirine sarılmış dururken Yong Gi de arkada keyiften dört köşedir. Kendi kendine “ Seni zeki çocuk. Durdun durdun bombayı patlattın. Hangi ara planladın bunu. Aferin sana. Ben niye düşünemedim ki? “ Yanlarına doğru gider “ Ne sulu gözlüsünüz ya! İlk kelimesi çubuk ya da kaşık ne bilim saçma sapan bir şeyde  olabilirdi. Bu kadar göz yaşı yetmez mi?” Soon Cheol  “ Öyle deme bu kutlamayı hak edecek kadar muhteşem bir şey . Ama neyse haklısın bu kadar göz yaşı yeter. Mercan sen bugün süper bir şey oldu falan demiştin anlatsana onu” Yong Gi “ Aa evet Dae Han’ı dövmüş o mu?” Mercan Yong Gi’ye çok feci bakar. Yong Gi “ Tamam ben sustum” der ve koltuğa oturur. Soon Cheol her Dae Han adını duyduğunda içinin sızladığını hisseder. Mercan herkesi koltuğa oturtur ve başlar anlatmaya.

***

Green Fields – dahlia

Mercan, Müdür Gwang ve Alex (Chu) masada oturmuş kahve içiyorlardır.  Ancak Mercan bir yudum bile alamamıştır. Müdür Gwang’ın kulağına eğilir “ Müdürüm siz nasıl ben anlamıyorum… Şöyle jazz falan çalacak bir grup istiyorum dediğinizde Alex’ten bahsediyor olamazdınız yani. Aklımın ucundan bile geçmedi. Harbiden siz kimsiniz?” Müdür Gwang gülümser “ Şu dizideki delikanlı ne diyordu? Haa ‘Ben müdür Gwang’ım, Müdür Gwang’” Alex de gülümser “ Neden bu kadar şaşırdığını anlayabilirim. Bizim Bay Gwang ile tanışıklığımız çok eskilere dayanır. Yıllar oldu ancak bu adam hala beni şaşırtıyor biliyor musun?” Mercan adamın suratına bakakalır. Sadece başını sallar. Müdür Gwang “ Şuna bak. Alex eğer şu kızı böyle susturabileceğini bilseydim seni daha önce çağırırdım” der Mercan “ O ne demek ama müdürüm. Rahatsız mısınız benim konuşmamdan. Eğer öyleyse bir susarım bir susarım yani” Müdür Gwang kahkaha atar “ Susma tabi. Sakın! “ Alex “ Seninde fotoğrafın varmış sergide. Görmek için sabırsızlanıyorum.” Mercan öksürür. Alex fotoğrafını görmek için sabırsızlanıyordur.Mercan “ O görmeden önce ben görmeliyim” diye düşünür “ Müdür Gwang kim bilir nasıl bir fotoğraf seçmiştir?” Mercan müdür Gwang’a döner “ Müdürüm ben bir görseydim. Her şey yerinde mi? Doğru yapılmış mı falan bir baksaydım?” Adam muzırca gülümser “ Merak etme her şey düzgünce yapıldı. İstediğin kadar yalvarabilirsin ancak sende herkes gibi açılışta göreceksin” der Mercan suratını asar “ Tamam tamam davetiyeleri alayım o zaman” Müdür Gwang “Ha evet odamda masanın üstünde. Beş tane ayırdım. Daha fazla lazım olursa oralarda bir yerlerde olması lazım.” Mercan “ Oralarda bir yerlerde mi? Ömrümde gördüğüm en garip müdürsün biliyor musun?” Müdür Gwang “ Tabi ki öyleyim”  Mercan ikisinin yanından ayrılırken Alex “ Sergi açılışında görüşürüz “ der Mercan yine hiç bir şey söyleyemeden sadece başını sallar. Müdür Gwang kızın ardından “ İlk defa böyle gördüm bu cadıyı biliyor musun? Sen arada gel buraya” Alex “ Şirin kız “ der “ Üstelik yetenekli. buradaki en güzel fotoğraflardan biri onunki” Müdür “ Şiişşşt! Sakın gördüğünü söyleme. Başımın etini yer sonra “ Alex gülümser “ Tamam merak etme sen hyung” Müdür Gwang “ Bu arada açılışta istediğim parçayı söyleyeceksin değil mi? Söylemek zorundasın” Alex “ İstediğin bir şarkı olsun. Tabi ki söyleyeceğim”

Women Can Ride By Herself – Tearliner

Mercan davetiyeleri almış sergi alanının önünden geçerken “ Bir bakış atsam ne olur sanki? “ diye geçirir içinden kapının kenarından kafasını uzatmış içeridekileri görmeye çalışırken arkasından bir ses “ Açılışa kadar beklemek zor değil mi?” der. Mercan biranda doğrulur “ Aha yakalandım! “ der  ve kafası arkasındaki kişinin suratına çarpar. Mercan kafasını kaldırıp baktığında o an yok olmayı diler “ Şey ben çok özür dilerim. Böyle biranda arkamdan gelince falan ben… Biran.. böyle…” Adam kızın omzuna elini koyar “ Kafan ne kadar sertmiş” der “ Önemli değil. Bir şey olmadı” Mercan gülümser “ Müdür Gwang’a bu olanları söylemezsiniz değil mi? “ Adam “ Öncelikle bu kadar resmi konuşmana gerek yok. İkincisi merak etme söylemem “ der Mercan “ Teşekkür ederim. Eğer zorla bakmaya çalıştığımı görürse dilinden kurtulamam” Adam “ O da senin dilinden çektiğini söyledi” Mercan “ Ne? Ne zaman dedi bunu? Gerçi haklı ben bile dilimden çekiyorum” Adam gülümser “ Eğer çıkacaksan seni ben bırakabilirim” der Mercan içinden “ aman Allah’ım Alex beni bırakmayı mı teklif ediyor? Bu inanılmaz!” diye geçirir ancak karşısındakine belli etmek istemez bu heyecanını “ Yok hiç zahmet vermeyeyim” Alex “ Ne zahmeti olacak ki bunun? Gerçekten bırakabilirim” Mercan “ O zaman otobüs durağına kadar götürebilirsin. Uyar mı?” Alex “ Peki tamam. Otobüz durağına kadar”

Arabada otururlarken radyoda Alex’in şarkısı çalar. Adam hemen değiştirmek için uzanırken Mercan “ Değiştirme! Kalsın! “ der “ Bu benim en sevdiğim parçası Alex’in” sonra biran durur “ Yani bu senin en sevdiğim parçalarından demek istedim” Adam gülümser “ Kendimi radyoda yanımda bir hayranımla dinlemek çok garip geliyor” der Mercan “ Ah düşünemedim ben onu haklısın değiştirelim” Alex “ Yok kalsın. Madem en sevdiğin parçalarımdan o zaman söyleyelim “ der Mercan içinden “ Keşke eve kadar bırakmasını kabul etseydim” diye düşünür. Kırmızı ışıka durduklarında Alex “ Müdür Gwang bir bebeğe baktığını söylemişti. Cesaretine hayran kaldım doğrusu” der “ Ben yapamazdım herhalde” Mercan ileri doğru bakar yüzünde tebessümle “ Tek değilim ki” der “ Belki bir başıma olsam bende korkardım ama yakın  arkadaşlarım, hatta Müdür Gwang bile hep yanımızdaydı. Yani Soon Cheol ile benim” Alex “ Soon Cheol babası mı?” Mercan “ Yok hayır babası değil ama bir babadan farkı yok” Alex “ Anlıyorum yani siz kocaman bir ailesiniz” Mercan “ Evet biz aileyiz “

Otobüs durağına gelmişlerdir Alex “ Açılışta görüşürüz. Kendine iyi bak” der Mercan “ Sende. Görüşmek üzere…” der ve ayrılırlar. Mercan “Vay canına bugün sanatçılardan yana bahtım açık. Bir Alex’i görmediğim kalmıştı onu da gördüm “ der ancak hala hayal olabileceği şüphesi taşımaktadır.

***

“İnanabiliyor musunuz? Alex ya Alex! Müdür Gwang’ın tanıdığıymış. Arabasına bindim, sohbet ettim. Hatta adama kafa attım “ der gülümseyerek. Yong Gi, Soon Cheol’ün kulağına sessizce “ Alex kim? De Souza mı? “ Soon Cheol kahkaha atar “ Sıkıyorsa Mercan’a sor “ Yong Gi Mercan’a bakar ve sormaya cesaret edemez “ Vay canına demek Alex’i gördün ha! Süpermiş noona. Bugün şanslı günün desene “ Soon Cheol eli ile suratını kapatır gülümsemesini saklamak için. Yong Gi “ İyi dedim değil mi Hyung” Soon Cheol “ Aferin çömez. Eğer kafaya tokat yemek istemiyorsan Alex’in kim olduğunu öğrenmeden Mercan’a sorma” der Yong Gi “ Anlaşılmıştır”  Mercan “ Çömez hadi dolaptan iki bira kapta gel ya”

Kasio – Taru

Yong Gi mutfağa doğru giderken kapı çalar Hae Mi “ Ben geldim! “ der ve içeri girer arkasından ise “ Birde ben “ diyerek Dae Han gelir. Mercan Hae Mi’ye delici bakışlar atar. “ Senin ne işin var burada? “ diye sorar Dae Han’a , Dae Han “ Ben de size geliyordum, birkaç bira almıştım otururuz, konuşuruz falan diye. Kapıda Hae Mi ile karşılaştık. Evde yoksan burada olursun diye geldik işte. Ne güzel herkes buradaymış. İyi ki fazla almışım” diyerek biraları gösterir” Mercan Soon Cheol’e bakar. Soon Cheol yerinden kalmaz, selam bile vermez. “ Böyle haber vermeden gelme bir daha” der Mercan, Dae Han gülümser kıza yaklaşır “ Tamam söz bundan sonra hep haber vereceğim “ der Mercan’ı öpmek için biraz daha yaklaşır Yong Gi “ Aa dizi başladı hadi noona izleyelim” der ve kızın kolundan tutar Mercan “ Aa evet dizi başladı hadi “ der ve içinden “ Bazen bu çocuğun aklı çalışıyor” der. Mercan televizyonun karşısındaki koltukta oturan Soon Cheol’ün yanına geçer. Dae Han da kızın diğer yanına oturur. Yong Gi Dae Han’ın kızın yanına oturduğunu görünce çerezleri hazırladığı mutfaktan çıkıverir. Boğazını temizler “ Şey orası benim yerim” Dae Han boş olan diğer koltuğu göstererek “ Oraya oturabilirsin” der Yong Gi koltuğa bakar sonra Dae Han’a “ Oraya oturamam çünkü burası benim yerim” Herkes dikkatle ikinsin konuşmasını dinlemektedir Dae Han “ Ne olur oraya otursan? Aynı koltuk “ Yong Gi sinirli bir şekilde “ Nasıl aynı olabilir. Değil aynı işte. Senin oturduğun yer tam benim popoma göre” der Mercan gülümser “ Tam popona göre mi? “ Çocuğun poposuna bakar “ O popoya uygun koltuk nasıl bulabilirsin ki?” Yong Gi “ Nooonaaa!! “ Mercan “ Tamam şaka yaptım” der Yong Gi “ Son bir kez söylüyorum ; Orası benim yerim” Dae Han çocuk gibi karına yastığı koyar “ Bana ne kalkmayacağım işte “ Yong Gi ile uzun bir süre çekişirler. Yong Gi adamı oturduğu yerden zorla kaldırmaya çalışır ancak bir türlü başarılı olamaz en sonunda üç kişilik koltukta 4 kişi oturuyorlardır. Yong Gi, Dae Han ile Mercan’ın arasına oturmuştur ve zevkten dört köşedir Mercan “Ya Yong Gi! Böyle mi oturacağız şimdi biz? Sanki yer kalmadı geldin dibime girdin” Yong Gi  “ Böyle iyi oldu. Oh ne güzel çok samimi bir ortam “ Mercan “ Dua et My Princess var yoksa şimdi ben sana ne yapıyordum” Sıkışıp kalan Mercan Soon Cheol’ün kolunu alır ve omzuna atar “ Böyle daha iyi. Zaten yerimiz dar birde kolun yer işgal ediyor” der Soon Cheol Dae Han’a karşı 1-0 öne geçince mutlu olmuştur. “ Tamam yer işgal etmesin o zaman “ der ve kızı iyice kendisine çeker. Bu arada Hoo Jin “Anne “ der ve Mercan’a kollarını uzatır “ Hae Mi Hoo Jin’i buraya versene” der Mercan. Hoo Jin’ide kucağına alan kız, Soon Cheol ile tam bir uyum içindedir. Dae Han dört bir yandan hezimete uğramıştır. Mercan’ın Soon Cheol’ün kolunu omzuna atması, Hoo Jin’in ikisine “Anne, Baba” demesi kalbini sıkıştırmıştır. İçinden “ Sanırım haber verip gelmem çok daha iyi olacaktı” diye geçirir.

Dizi reklama girdiğinde Mercan ayağa kalkar “ Ben gidiyorum” der Dae Han telaşlı “ Gitme” der. Mercan ile ikisi bir müddet birbirlerine bakarlar. Herkes susmuştur. Sessizliği Mercan bozar “ Buraya mı yapayım?” Dae Han kendine gelir “ Haa şey yok ben.. onu..” Yong Gi “ Tamam anladık biz seni” der Dae Han önüne döner ve birasını içmeye devam eder.

Mercan elini yıkarken düşüncelere dalmıştır. Dae Han’ın “Gitme” derken asıl anlatmak istediğini çok iyi anlamıştır ancak bir yanda Soon Cheol bir yanda Dae Han çözmesi zor olan bu düğümü tekrar tekrar karıştırıyorlarmış gibi hissetmektedir. Banyodan çıkar ve içeri gider “ Ben eve gidiyorum. Biranda bir uyku çöktü. Görüşürüz yarın” der Hae Mi de kalkar “ Bekle bende geliyorum” der

Üç adam koltukta oturmuş bölümün kalan kısmını sessizlik içinde izlerken Dae Han “ Bu adamda yaşlanmadı gitti. Hatta sanki gençleşiyor gitgide” der Soon Cheol birasından bir yudum alır “ Şarap gibi diyeceğim ama o genelde kadınlar için kullanılır” Yong Gi “ Turşu gibi o zaman” İkisi birden Yong Gi’ye bakar. Çocuk “ Ne ? Yanlış bir şey mi söyledim. Turşuda kaldıkça güzelleşmez mi?” İki adamda kahkaha atar. “ Turşu…”

***

Every Single Day –  노을

Mercan eve girmiş, üzerini değişmiştir. Hae Mi “ Çingu ben yatıyorum hadi iyi geceler” der Mercan “ Hae Mi! Bir dakika” der “ Bugün biri bana dedi ki insanın aklına ilk gelen şey doğrudur. Sen hiç denedin mi?” Hae Mi “ Hep başıma geliyor ki” Mercan “ Nasıl yani anlatsana” Hae Mi “ Şimdi çekimden önce mesela ne giysem diye düşünürken aklıma bir kıyafet geliyor. Deniyorum sonra çıkartıp başka bir tane giyiyorum, çekim zamanı geldiğinde üzerimdekileri çıkartıyorlar ilk giydiğim kıyafeti veriyorlar” der Mercan “ Ay bu ne saçma bir örnek oldu. Neyse Hae Mi tamam sen git yat hadi” der gülümseyerek, Hae Mi “ Ama gerçekten öyle. Ya gerçekten” diyerek odasına gider. Mercan da yatağına uzanır “ Aklına ilk gelen şey” der içinden. Yani aklıma ilk gelen kişi” der ardından ”Şimdi ilk olan doğru kişi mi olacak” der ve gözlerini kapatır. Zihninde canlandırır. Birkaç saniye sonra sırçayı verir “ Bu doğru olamaz!!”

Yedinci Bölümün Sonu

13 Yorum (+add yours?)

  1. hikaruivy
    Şub 26, 2011 @ 07:46:44

    şekerim sonra uzun bir yorum yapıcam sana ama şimdi sadece şunu söylemek istiyorum: ohaaa! 😀 😀

    konuk oyuncularına bayıldım! alex’i oynatmak, vuhaha, süper fikirmiş yaa 😀 ama daha da ilginci, lee’nin lion’unu burda görmek oldu! ahaha, hikayeler arası oyuncu geçişi, valla süpermiş! bayıldım, bayıldım! benimkileri de istediğin zaman ödünç alabilirsin (özellikle jin ki’yi tercih edersin gibime geliyo, eheh) 😀

    neyse, yazıcam ben gene 🙂

    Cevapla

    • Ser_min
      Şub 26, 2011 @ 18:21:47

      @Hikaru
      Bekliyorum uzun uzun yorumlarını. Çünkü garip bir bölüm oldu bu benim için. Alpleri aşmak kadar zor ve yorucuydu. Böyle elim tereddütle gitti yayımla butanuna. Ancak beğendiniz ya içim rahatladı gerçekten.

      Valla bir gece ansızın Jin Ki’yi alırım 😀 Bu arada benim alternatif son 2. bölüm nerde çingu? Sesimi çıkarmıyorum ama çok feci bir şekilde beklemekteyim 😀

      Alex’de hep aklımda zaten ancak bu bölümde kullanma işi aniden oldu. Biran kafama elma düştü 😀 Üstelik onun daha işi bitmedi 😉

      Cevapla

      • hikaruivy
        Mar 01, 2011 @ 03:15:19

        Gelebildim sonunda! Ayrıca alternatif finali de tamamladım, gönderdim sana, oh beee! Tembellik rekoru kırdım bu konuda 😀

        Bu arada dediklerine ben de şaşırdım çingu, neden tereddüt ettin ki? Gayet hoş bir bölüm olmuş. Soon Cheol ve Mercan’ın kapı önünde yatıp muhabbet etme sahnesinde koptum ben 😀 Sonracıma Dae Han’ı kanepede sıkıştırmalarına da koptum. Süperdi yaa, çok tatlısın 🙂 Ayrıca ufaklığın Soo Cheol ve Mercan’ı anne baba ilan etmesine resmen bayıldım. İşte sahalarda görmek istediğimiz hareketler bunlar 😀 Evet, ben de kimbap gibi Soon Cheol’un artık atağa geçmesine sevindim yav. Açılsın artık garibim…

        Ama son sahnede umarım bir twist yapmamışsındır diye geçiriyorum içimden. Şimdi Mercan’ın ilk aklına gelen Yong Gi falan çıkarsa ne gülerim, ahaha 😀 Yapmazsın di mi, hıı?

        Yeni bölümü hevesle bekliyorum canımcım.

  2. 4astrea
    Şub 26, 2011 @ 17:26:51

    Vayy sizi gidi siziler, dimek oyuncu yatay geçişleri haa, ahahha:)
    Tamda bugün foxtaki iki dizide oyuncu değişimi gördüydüm, Lale devrininin çınarı bir diziye giriyor Çınar olarak hemde ordan bir kızla evleniyor onu kendi dizisine getiriyor falan. Dizilerin ayrı bir dünyası var galiba diye düşündüm tüm dizi kahramanları olarak ayrı bir dünyada yaşıyorlar diziler arası geçiyorlar falan. Tam bunun üzerine gördüm ki hikayelerinde ayrı bir dünyası varmış:P Hahaha süper fikir çingum tebrik ederim;) Bizim hikayeye bekleriz dermişim, komşuculuk oynayak:P
    Lion’un sookakta keman çalması olayı Tae sub’ın onu gördüğü zamanki ile aynıydı, bir an aklıma geldi o yok canım o olamaz dedim sonra Sad Romance diyince emin oldum kesin o diye:) Bu çocuğun kaderi mi ismi son ana kadar söylenmiyor haa sorarım size, artık her ismi söylenmeyen kişiden şüphelenicem Lion diye:P

    Onun dışında geçen bölümün son sahnesinin devamında ne oldu ama tam orayı göremedik, onu sonraki bölümlerde mi vericeksin yoksam o öyle bittimi, bitmesin öyle çatlarım ben:)
    Kapı eşiği toplantısı süperdi, koltuk kavgasıda komikti, ahh birde Alex var, onu araya sıkıştıracağını biliyordum çingu. Omalı o bir bölümde olmalı diyordum:)
    Dae Han’ı ve Soon Cheol’u da bıraksın Alex’ varsın bizim kız. son kararım budur. Umarım aklına gelen kişi Alex’dir, ahahah
    Ellerine sağlık kuzum yine çok güzel bir bölüm olmuş ilerki bölümler için kolaylıklar dilerim. Birde kaç bölüm olacak ona göre kendimi hazırlayayım bitince dövünmeyeyim sonra 🙂

    Cevapla

    • Ser_min
      Şub 26, 2011 @ 18:32:52

      @Astrea
      Haha işte büyük süpriz buydu 😀 Demek ki kaderiymiş sonların insanı o 🙂 Artık Sona kalan Lion kalır 😀

      Geçen bölümün son sahnesi için planlarım var bu bölümde hafiften hissettirmek istedim ama beceremedim heralde çok hafif kaldı 😀 Neyse telafi ederiz 😉

      Kapı eşiği toplantısı merdiven çıktığımda yaptığım şeylerdendir. Koymasaydım olmazdı 😀 Koltuk kavgasıda illaki olacaktı. Çünkü fark ediliyor mu bilmiyorum ama Yong Gi MErcan’ı feci şekilde sahiplenmiş durumda ve git gide artıyor. Nedeni: Comming Soon 😀 ve Alex tabiki seninde tahmin ettiğin gibi illaki olmalıydı, istiyordum zaten böyle birşey yapmayı ancak ne zaman, nasıl yaparım bilmiyordum bu bölüme kısmetmiş. Ama henüz işi bitmedi işte 😉

      Bölüm sayısı vallahi belli değil :S Manga takip eder gibi takip edin. Çünkü benden bağımsız bir hikaye gibi bu. Önceden planlamıyorum herşeyi çoğu zaman gelişi güzel yazıyorum. Olaylar hayatımızda olduğu gibi bir anda gelişiyor ve ben kelimelere döküyorum. Ancak şuan bitiş çizgisi görünmüyor merak etme 😉

      Çok teşekkür ederim çingum. Gerçekten kolaylıklar gerekiyor bana. Gitgide zorlaşıyor… Oy oy :D:D

      Cevapla

  3. kimbapsushi
    Şub 27, 2011 @ 21:02:18

    çooooooooooook beğendim, über olmuş süper olmuş.

    bir de bunu söyleyenlere kıl olurum ama “ben de bunu düşünmüştüm”. hain planlarımı ben devreye sokamadan sen soktun, kalplerimiz birmiş, bir kez daha anladım. yonsei üniversitesinden kıllanan olur deyu düşünmüştüm ama lee neyin hiç kıllanmadı ben de sizlerden rol çalacaktım, hepinizin karakterleri için planlarım vardı. kemancı sahnesini okurken ahan da dedim lion mu geliyor, nitekim öyle oldu. benden çok yaşayacaksın^^ başkası yapsa kıl olurdum benden önce davrandı deyu ama has çingumu ancak tebrik eder, bayılarak okurum 😀

    neden tereddüt ettin ayrıca anlamadım çingu, ben bayıldım bu bölüme. yine sıcacık sahneler vardı, karakterlerinin aralarındaki ilişkiyi şahane anlatıyorsun, bir de özellikle diyaloglarda çok başarılı buluyorum. göndermeler ve espriler şahane, ben diyalog yazmada iyi değilim mesela.

    kapı eşiğinde yatma sahnesi, hoo jin’in ilk sözleri, dae han’ın sürpriz ziyareti, hepsi çok eğlenceli ve tatlı sahnelerdi. soon cheol’un sonunda atağa geçmesine en çok sevinenlerden biriyim. güzelsin demeler, bir kez daha sarılayım mı tripleri falan, aynen git bu yolda soon cheol!

    yalnız dae han’a da üzüldüm bölümün sonlarına doğru, zaten kang mo da direkt biz okuyucuların düşüncelerini söyleyiverdi ya “mutlaka üzülen olacak” deyu, hay dedim ağzını öpeyim.

    sanırım mercan’ı kazananın kim olduğu artık belli, benim aklıma ilk gelen mercan’ınkiyle aynı olmalı 😀
    ellerine sağlık çingum, çok öperim.

    Cevapla

  4. akustikhuzunler
    Mar 02, 2011 @ 08:01:38

    zalım yazar insan en heyecanlı yerinde kesip bizi merak içinde bırakır mı
    hiiiçç ^^ Lion’u okuyunca herkes gibi bende önce bi bu Lee’nin Lion mu dedim tabi sonra aaa oymuş nidası çıktı 🙂 kanepe vakasına epey güldüm söylemeden geçemeyeceğim. heyecanla bekliyorum acaba yazarımız hangisini esas oğlan seçti diye .. Eline sağlııkk , devamı cabucak gelir umarım 🙂

    Cevapla

    • Ser_min
      Mar 02, 2011 @ 19:22:24

      @akustikhuzunler
      Haha çok zalımım değil mi? İnan bilerek yapmıyorum. Pat bitiveriyor ilham abi gidiyor 😀
      Eet o Lee’nin Lion’u ancak Mercan’ın gününün yabancısı oldu bu bölümde.
      Kanape vakasında bende yazarken çok eğlendim. Seninde beğenmene sevindim.
      Valla yazar değil Mercan seçecek o da pek bir kararsız duruyor hadi hayırlısı 😀
      İnşallah çok gecikmeden gelecek. Teşekkür ederim 😉

      Cevapla

  5. Lee
    Mar 08, 2011 @ 23:51:58

    Kapı girişinde yatma ve koltuk sahneler oldukça güzeldi. Yüzümde büyük bir sırıtışla okudum o kısımları, gel öpücem bunlar için seni çingu 🙂

    Tereddüte hiç gerek yok, çünkü tek kelimeyle “olmuş”. Ben Alex’i kesin katarsın diye düşünmüştüm ve yanılmadım. Karşımıza küçükte olsa çıktı, hem kim bilir? Belki gelecek bölümlerde onu yine görürüz.

    Mercan’ın aklıma kimin geldiği bu bölümün en önemli odak noktası. Ben Soon Cheol diyorum bütün iyi niyetimle ama Alex’e de varın aha :p – tabi olmayacağının bilincindeyim bunun- Dae Han nasıl desem, zaten bir kere olmuş yeniden denemeye ne gerek var, yeniliklere açık olalım modunda düşünüyorum biraz 😀

    Hoo Jin günden güne büyüyor, ilk kelimelerini de söyledi ya, süper! Yong Gi acep neden bu kadar Mercan’ı sahipleniyor, bir an önce bunun altında yatan nedeni/leri okumak için sabırsızlanıyorum.

    Müziklere lafım “mükemmeller”, kurgu ise ilerleyerek “kendini aşıyor” Benim çingularım işlerini biliyorlar diyorum ve yeni bölümü beklemeye başlıyorum 🙂

    ^^

    Cevapla

  6. akira
    Mar 16, 2011 @ 09:26:30

    bölümü öyle bir yerde bitirmişsin ki hem kızgınlığımdan yorum yapmamıştım hem de aman canıım fark edilmem arada kaynarım düşüncesiyle hareket etmiştim amma ge gör ki yazarımızın gözünden hiç bir şey kaçmıyor 😀 mavi kuş saolsun sitemini bana iletti ee işte geldim burdayım demek düştü bana da (geçte olsa:P ) şimciiiiiii konuk oyuncularına bayıldım konuk olmasalarda olurlar yani bi şikayetimiz yok 😀 Lion her iki hikayenınde altından kalkıcak bir oyuncu evvel allah 😛 Alex süpriz oldu yaa ben de severim onu iyi ki olaya dahil ettin ( ben kalıcı olduğunu farz ediyorum neee olurrr kalıcı olsun :D) bebeğimiz anne ve babasını seçti bilee yehhu Dea Han hadi canım sana da naşşlamak düşüyor 😀 Başlarda Dae Han’a üzülüyordum ama soon cheol’un çabasını yavaş yavaş ataklarını görünce ayy ne şeker modunda ekran karşısında eriyorum ve ben de soon cheol’cu olduğumu gururla belirtirim 😀 Bu Yong gi ne ayak abla-kardeş ilişkisi gibi gözüküyor ama her an şaşırabiliriz gibi de geliyor çözemedim 😀 yahu bu Hoo Jin’in babası nerde Soon Cheol’den başka akrabası arayıp soranı yok mu bu çocuğun? Bir kaç bölümdür aklıma takıldı yazarımız aydınlatır umuduyla içimde tuttum ama artık dayanamıcam 😀 bu veletin babası nerdeeee leylekler mi getirdi evet sevgili Sermin aydınlat beni bir an önce 😀 daha fazla başınızı şişirmeden ben kaçıyorum a dostlar yeni bölümü okumaya 🙂

    Cevapla

    • Ser_min
      Mar 16, 2011 @ 11:03:41

      Öncelikle kesinlikle gözümden kaçmaz 😉 Artık her yoldan sitemleri iletip baskı kurup yorum yaptırmaya başlıyorum 😀 Bundan sonra böyle 😀

      Lion’la konuşmak lazım arada böyle gelebilir mi diye Aynısı Alex içinde geçerli. Ben bir arayayım sana dönerim :D:D

      Dae Han’a ben çok üzülüyorum, bence sizde üzüleceksiniz. Kuzu oda ya 😀 Yakında sık göreceksiniz.

      Sanırım Yong Gi’nin akıbetini 8. bölüm yanıtlamıştır 😀

      Hoo Jin’in babasını kim soracak diye bekliyordum. Tebrik ederim sen kazandın 😀 Yakın zamanda hikayesi gelecek. Ama bilmem şaşırır mısınız? Annesinin ağzından dinleteceğim 😀 Don’t worry 😉

      Yorum için sağol canımcım. İltifatlar içinde tabi 😀

      Cevapla

  7. sarangmoon
    Mar 19, 2011 @ 02:09:09

    aklına gelen Yong Gi olmasın sakın? Çok güzel olmuş,süper gidiyor Lion’un konuk olması süperdi 😉 Çocuğun anne ve baba demesi beni bile bitirdi. Ben isterdim ki Komşusunu seçsin ama senarist sensin 😉 Ellerine sağlık 🙂

    Cevapla

    • Ser_min
      Mar 19, 2011 @ 19:53:38

      @Sarangmoon
      Neden acaba herkesin aklına yong i olabileceği eldi? Çok merak ediyorum 😀 Belki Lion gelmiştir 😀
      Şaka bir yana beğenmene sevindim. Böyle dedim “oynar mısın Lion’cuğum bir bölüm ?” oda ” Tabi neden olmasın” dedi 😀
      Hoo Jin en doğru zamanda anne baba dedi yazarken ben bile bittim 😀 Vallahi kimi seçecek belli değil Mercan bana bile söylemiyor öğrenirsem sanada söyerim 😀

      Cevapla

kimbapsushi için bir cevap yazın Cevabı iptal et